BU SİTE MÜSLÜMANLAR ARASI KARDEŞLİK İÇİNDİR
SON YAYINLAR : Rabbimin Kulu
SON YAYINLAR : Yasin Suresi 13 - Köy Halkı ve Elçiler Kıssası
ÇALIŞMALARIM : Kur'an Dili ve Gramer Yapısı
ÇALIŞMALARIM: Siyer-i Nebi Araştırması
YAYINLARA YORUM YAZABİLİRSİNİZ
YAYINLARI SESLİ DİNLEYEBİLİRSİNİZ




23 Ağustos 2025 Cumartesi

"RABITA-İ MEVT" ve KARDEŞLİĞİMİZ

rabıta, ölüm, kabir
"DİN NE İÇİNDİR" yazısında belirtmeye çalıştığım gibi; cennet dahi kuralsız, edepsiz, adapsız ve usulsüz değildir. Hz. Adem (a.s.) yaratılıp daha ilk cennete konulduğunda, "şu ağaca yaklaşmayın"[1] emri bunu göstermektedir. Yani Rabbimiz cenneti, oraya layık huylar edinmiş kullar ile doldurmak ve bu dünyayı karıştırdığı gibi cenneti dahi karıştıracak huylar edinen kullara ise cennetin kapılarını kapamak istiyor. Çünkü daha din terbiyesinden geçmemiş insan, cennetteki temiz bir ağacın meyvesinden yememe emri karşısında dahi edepte hata ediyorsa; cennette gereken çok daha büyük kural ve edeplere riayet etmesi için önce bir din terbiyesinden geçmesi, o terbiyenin her yönünü ruhuna yerleştirmesi ve kötü huylarından arınmış olması gerekiyor. Nefsin algılarının aksine insanlar sanki bir meleğe dönüşüp de cennete girmeyecek, o cennetten lezzet alması için gereken, aynı (ama mutmain olmuş) nefse sahip yine insan olarak girecek. İşte, müslümana cennetin kapılarının kapanmasına sebep olan bu kötü huylardan biri de, bir müslümanın diğer bir müslümana karşı olan adavetidir. Şu hadis de bunu ifade etmektedir;

İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız. (Müslim, Îmân, 93)

10 Ağustos 2025 Pazar

RABBİM'İN KULU

insanlar ve kullar
Geçtiğimiz "Kurban Bayramı" vesilesi ile kurban kesmenin hikmeti üzerine yaptığım bir tefekkür, peş peşe bir fikir silsilesi elde etmemi sağladı. Bu fikirler de şöyle oluştu;
  1. Yıl içerisinde nefsimiz için kesilip tükettiğimiz o kadar hayvan arasında, bir seferlik Allah için kesip tüketmek ve böylece bize bu imkan ve müsadeyi Allah'ın verdiğini hatırlamak/hatırlatmak kurban kesmenin en büyük hikmetidir.

  2. Bu imkan ve müsadeyi Allah'ın verdiğini hatırlamak, onların da bir canlı olması münasebeti ile, onların da Allah'ın kulu olduğunu ve Allah'a saygı gereği, onlardan faydalanırken bu mahlukatlara da saygı duyulması gerektiğini hatırlatır.

  3. Böylece bunun da ötesinde kendisinden faydalanılsın veya faydalanılmasın, tüm mahlukatlar Allah'ın kulu olduğu için tüm hayvan ve bitkilere saygı ve merhamet göstermek, onlara karşı dahi haddi aşmamak ve zulmetmemek gerektiği de görülür.

  4. Yani, Allah'ın onlar için de "Koyun, kedi-köpek, karınca... vs. de benim kulum iken ve bir noktaya kadar onlardan faydalanmana/müdahale etmene izin vermişken; haddi aşıp o kullarıma neden zulmettin?" diye bize soracağı anlaşılır.
Peki bu durumda biz insanlar da Allah'ın kulları değil miyiz !?

14 Mayıs 2025 Çarşamba

YASİN SURESİ 13...27 - KÖY HALKI ve ELÇİLER KISSASI

köy halkı ve elçiler
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلًا اَصْحَابَ الْقَرْيَةِ اِذْ جَٓاءَهَا الْمُرْسَلُونَ
(Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti. (Yasin Suresi, 13)
Yasin Suresi - (Kuran'ın Kalbi) yazısında bahsettiğim gibi, Yasin Suresi baştan sona merhamet içermektedir. Bu ve sonraki ayetlerde de kendilerine elçiler gelen bir köy halkının yaptıkları ve yaşadıkları; örnek, ders ve ibret olarak verilmektedir. Örneğin verilme tarzı ve olayın anlatılma şekli ise hem elçilerde hemde o elçilere uyan bir adamda, o halk üzerindeki merhametlerini göstermektedir. Allah Teala'nın (c.c.) bu olaydan Kur'an'da gayet belagatli olarak bahsetmesi ise o merhameten ne kadar çok memnun olduğunu ve merhamet etmeyi ne kadar çok sevdiğini gösterir.
Bu ayetler ile anlatılan olayı, ayetler üzerine edindiğim tefekkürler ile, yine hikayeleştirerek aktarmak istiyorum. Böylece hem bu olay anlaşılsın, hem içerisindeki merhamet görülsün; hem de inanmayan bir kafir halk üzerine gösterilen bir merhameti öven Allah Teala'nın (c.c.), müslüman bir kardeşimiz üzerine göstereceğimiz merhametten (hatalı olduklarını bilsek dahi) ne kadar hoşnut olabileceği anlaşılsın.

29 Ekim 2018 Pazartesi

BÖLÜM 3: Hz. İSMAİL (a.s.) ve BEYTULLAH

rabıta, ölüm, kabir
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَإِذْ يَرْفَعُ إِبْرَاهِيمُ الْقَوَاعِدَ مِنَ الْبَيْتِ وَإِسْمَاعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Hani İbrahim, İsmail ile birlikte evin (Beytullah'ın) temellerini yükseltiyor, “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” diyorlardı. (Bakara Suresi, 127)
Beytullah'ın ikinci tarihi Hz. İbrahim (a.s.) ve oğlu Hz. İsmail (a.s.) ile başlamaktadır. Çünkü Nuh Tufanı ile Beytullah gizlendikten sonra tekrardan onlar ile ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca bu iki peygamberin Rasulullah'ın (a.s.m.) ataları olması, onları da tanımayı gerektirmektedir. Üstelik Hz. İbrahim'in (a.s.) diğer oğlu Hz. İshak (a.s.) soyundan birçok peygamber gönderilmesine rağmen, Hz. İsmail (a.s.) soyundan sadece Rasulullah'ın (a.s.m.) gönderilmesi de bir çok hikmetler içermektedir.

25 Ekim 2018 Perşembe

BÖLÜM 2: Hz. İBRAHİM (a.s)

hz ibrahim, ateş, koyun
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
مَا كَانَ إِبْرَاهِيمُ يَهُودِيًّا وَلاَ نَصْرَانِيًّا وَلَكِن كَانَ حَنِيفًا مُّسْلِمًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif bir müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan da değildi. (Al-i İmran Suresi, 67)
Bir Hadis-i Şerif'te Rasulullah (a.s.m) şöyle bahseder "Ben, atam İbrahim'in duası, kardeşim İsa'nın müjdesi ve annem Amine'nin rüyasıyım." Madem Rasulullah (a.s.m) üzerinde Hz. İbrahim'in (a.s.) duasının bereketi de vardır, o halde Halimullah olan Hz. İbrahim'i (a.s.) de kısaca tanımak gerekecektir.

27 Ağustos 2018 Pazartesi

BÖLÜM 1: BEYTULLAH ve TARİHİ

kabe, beytullah
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
إِنَّ أَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذِي بِبَكَّةَ مُبَارَكًا وَهُدًى لِّلْعَالَمِينَ
Şüphesiz mubarek ve alemlere hidayet olan ilk Beyt, Bekke'de, insanlar için kuruldu. (Al-i İmran Suresi, 96)
Öncelikle Beytullah, yani Allah'ın Evi olan Kabe'nin coğrafyasına, ilk ne zaman ve ne için yapıldığına, tarih sürecine bakmak gerekir. Böylece Beytullah'ın ne kadar özel bir yer olduğu, özel olarak saklandığı ve gizlendiği, özel olarak tekrardan ortaya çıkarıldığı anlaşılır. Bu da bize, Beytullah'ın hemen yanı başında ortaya çıkan Rasulullah'ın (a.s.m.) kim olduğunu, değerini ve daha o zamanlardan beklenilip hazırlık yapıldığını göstererek gayet hikmetli bir şekilde Rasulullah'ı (a.s.m.) tanıttırır.

BAŞLANGIÇ : SİYER-İ NEBİ

efendimiz, siyer, medine
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. (Ahzab Suresi, 21).
Sadece Kur'ân! ya da Ne Kadar Kur'ân? yazısında belirttiğim gibi; biz insanları Allah'a (c.c.) ulaştıracak gerçek "aracı"lar peygamberlerdir. Dolayısı ile biz müslümanları Allah'a (c.c.) ulaştırcak kişi de Rasulullah Hz. Muhammed Mustafa'dır (a.s.m.). Allah'a (c.c.) ulaşmak için önce ona (a.s.m.) ulaşmak gerekir. Ona (a.s.m.) ulaşma yolunda geçilecek bir merhale de onu (a.s.m.) iyice tanımaktır.

© Ahsen-ül Amel
BTemplates