Geçtiğimiz "Kurban Bayramı" vesilesi ile kurban kesmenin hikmeti üzerine yaptığım bir tefekkür, peş peşe bir fikir silsilesi elde etmemi sağladı. Bu fikirler de şöyle oluştu;
- Yıl içerisinde nefsimiz için kesilip tükettiğimiz o kadar hayvan arasında, bir seferlik Allah için kesip tüketmek ve böylece bize bu imkan ve müsadeyi Allah'ın verdiğini hatırlamak/hatırlatmak kurban kesmenin en büyük hikmetidir.
- Bu imkan ve müsadeyi Allah'ın verdiğini hatırlamak, onların da bir canlı olması münasebeti ile, onların da Allah'ın kulu olduğunu ve Allah'a saygı gereği, onlardan faydalanırken bu mahlukatlara da saygı duyulması gerektiğini hatırlatır.
- Böylece bunun da ötesinde kendisinden faydalanılsın veya faydalanılmasın, tüm mahlukatlar Allah'ın kulu olduğu için tüm hayvan ve bitkilere saygı ve merhamet göstermek, onlara karşı dahi haddi aşmamak ve zulmetmemek gerektiği de görülür.
- Yani, Allah'ın onlar için de "Koyun, kedi-köpek, karınca... vs. de benim kulum iken ve bir noktaya kadar onlardan faydalanmana/müdahale etmene izin vermişken; haddi aşıp o kullarıma neden zulmettin?" diye bize soracağı anlaşılır.
Peki bu durumda biz insanlar da Allah'ın kulları değil miyiz?
İşte, onların istek ve rızası olmadan; kesip yemek, yük yüklemek, çalıştırmak, engeli olmaması için müdahale etmek vs. gibi eylemleri Allah bir noktaya kadar müsade etmişken dahi çevreye ve canlılara karşı haddi aşmamakta çok dikkat etmemiz emredilmişken; kul hakkının en yoğun olduğu ve eylem/müdahale hakkının en kısıtlı olduğu mahlukat olan insanlar için çok daha fazla dikkat etmek ve özen göstermek gerekmektedir.
Aslında aramızdaki tüm müslüman dışı davranışlar, kavgalar ve öldürmeler; karşımızdakinin de Allah'ın kulu olduğunu unutmamızdan kaynaklanıyor. Mesela;
- Anne-babamız da Allahın kuludur. Üstelik Allah'ın onlara verdiği anne-baba hakkı nedeni ile onlara hürmette, itaatte ve hizmette ekstra özen gerekmektedir.
- Eşimiz de Allahın kuludur. Onlar bize kul köle değildir. Onların istekleri de saygıyı hak etmektedir ve üzerimizde geniş hakları vardır.
- Evatlarımız da Allahın kuludur. Onları korumak, Allah'a layık bir kul olarak ve kendi maişetini kazanabilecek şekilde yetiştirmek gerekmektedir. Bir kul olarak onlar da saygıyı hak ederler.
- Kardeşimiz, arkadaşımız, çevremizdeki tüm insanlar vs. hepsi Allah'ın kuludur. Onlarla olan ilişki ve iletişimde her zaman bunu düşünerek davranmalıyız.
İşte, sadedce kendini düşünen insanlar, Allah'ın kulu olduklarını unutup, bazen ailesine bile zulüm işleyebiliyor veya çok rahat bir şekilde çevresindekiler ile kavga edebiliyor. Halbuki; bunlarla iletişimde olduğumuz her anda, iyilik de görsek, yanlışlık da görsek, aklımızdan ve kalbimizden "Rabbimin kulu" dememiz onlara karşı yumuşamamızı ve kalplerimizin yakınlaşmasını sağlar.
Bunlarında ötesinde bir insan Hristiyan, Yahudi, ateist de olsa Allah'ın kuludur. Bir insan da ancak ebedi olarak cehenneme girmiş ise Allah'ın kulu olmaktan çıkar. Bu iş de ancak ahirette olacaktır. O halde en azından bu dünyada, tüm insanlar Allah'ın kuludur. Savaşta da olsak Allah'ın müsade ettiğinin haricinde haddi aşmamak gereklidir.
Allah, ”Aşağılık içinde kalın orada(cehennemde) ve artık benimle konuşmayın!” der. (Mü'min Suresi, 108)
Burada ortaya çıkıyor ki; Allah'a ve peygamberine inanmış her bir Mülüman ise doğumdan ölüme, ölümden ahirete, ahiretten cennete... Allah'ın kuludur ve kulu olmaya devam eder. Bu nedenle tüm müslümanlar ebedi kardeşlerimizdir. Bir müslümana yaptığımız iyilik de, kötülük de, yardım da, engel de, güzel söz de, kötü söz de Rabbimizin kullarına yapılmaktadır. O halde, o kulların Rabbi olan Allah da kuluna yaptığımız muameleye göre bizlere muamele edecektir.
Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter. (Hadis-i Şerif, Buhari)
Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira, kim Müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rüsvay eder. (Hadis-i Şerif, Tirmizî)