بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلًا اَصْحَابَ الْقَرْيَةِ اِذْ جَٓاءَهَا الْمُرْسَلُونَ⚛
(Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti. (Yasin Suresi, 13)
وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلًا اَصْحَابَ الْقَرْيَةِ اِذْ جَٓاءَهَا الْمُرْسَلُونَ⚛
(Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti. (Yasin Suresi, 13)
Yasin Suresi - (Kuran'ın Kalbi) yazısında bahsettiğim gibi, Yasin Suresi baştan sona merhamet içermektedir. Bu ve sonraki ayetlerde de kendilerine elçiler gelen bir köy halkının yaptıkları ve yaşadıkları; örnek, ders ve ibret olarak verilmektedir. Örneğin verilme tarzı ve olayın anlatılma şekli ise hem elçilerde hemde o elçilere uyan bir adamda, o halk üzerindeki merhametlerini göstermektedir. Allah Teala'nın (c.c.) bu olaydan Kur'an'da gayet belagatli olarak bahsetmesi ise o merhameten ne kadar çok memnun olduğunu ve merhamet etmeyi ne kadar çok sevdiğini gösterir.
Bu ayetler ile anlatılan olayı, ayetler üzerine edindiğim tefekkürler ile, yine hikayeleştirerek aktarmak istiyorum. Böylece hem bu olay anlaşılsın, hem içerisindeki merhamet görülsün; hem de inanmayan bir kafir halk üzerine gösterilen bir merhameti öven Allah Teala'nın (c.c.), müslüman bir kardeşimiz üzerine göstereceğimiz merhametten (hatalı olduklarını bilsek dahi) ne kadar hoşnut olabileceği anlaşılsın.
Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, "Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz" dediler. (Yasin Suresi, 14)
Çoğunluk görüşe göre ayetlerde geçen "elçiler" bir peygamber olmayıp; o zamanki bir peygamberin kendi sahabesi içerisinden, o halkı davet etmek için gönderdiği elçilerdir. (Tefekkürüme göre) O peygamber (a.s.) bir şehirde yaşamakta ve sahabesi kalabalık iken, o halk ise bir köydedir. O köy halkı, gönderilen ilk elçiyi öldürmüştür. Normalde bir kral veya padişahın gönderdiği bir elçi öldürülür ise savaş sebebidir. Eğer elçisi öldürülen kral güçlü ise o halkı kırıp dökmekten çekinmez. Ama o peygamber (a.s.), o halka karşı bir karşılıkta bulunmamıştır. Çünkü Peygamberler (a.s.) insanları Cehennemden kurtarmak için gönderilmiştir. O peygamber de (bu kadar güçlü müdür, değil midir, bilinmez ama) bu köy halkına saldıracak ve kıracak olsa idi, o halk direkt cehenneme giderdi. Öldürülen elçi şehit olduğu için zaten cennetliktir. Bu nedenle o peygamber (a.s.), bağrına taş basıp, tekrar imana davet edip de köyden kurtarabildiği kadarını cehennemden kurtarmak için ikinci bir elçi daha göndermiştir. Ama o halk, ikinci elçiyi de öldürmüştür.
Peygamberler insanlığın en çileli, en bağrı yanık ve en merhametli olanlarıdır. O peygamber (a.s.) o halka yine de merhamet etmiş, pes etmemiş ve üçüncü bir elçi daha göndermiştir. Peygamberin yaşadığı şehrin başka bir tarafında olup, peygamberin gönderdiği iki elçinin öldürüldüğü haberini alan ve o köyden çıkıp şehre taşınan mü'min bir adam da üçüncü elçinin arkasından koşarak gelmiş ve halkının o elçiyi de öldürmesini engellemek istemiştir. O adamın halkına hitap şekli ve ikna çabası da, içlerinde akrabaları da bulunan o halka karşı merhametini göstermektedir. Ama o halk, hem üçüncü elçiyi hem de o adamı öldürmüştür.
"Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!" (Yasin Suresi, 25)
Öldürüldükten sonra o adam da şehitler mertebesine yükselmiştir. Şehitler ölü olmadıkları ve bizim bilmediğimiz bir tarzda rızıklanmaya devam ettikleri için, o adam da cennete yerleştirilmiştir. Allah Teala'nın (c.c.) ona verdiği bu nimet ile Allah'ın ve peygamberinin doğruyu haber verdiğini ve cennetin gerçek olduğu gibi cehennemin de gerçek olduğunu görmüş, o cennetin içinde dahi merhamet edip halkının sonundan endişe etmiş ve halkının da iman edebilmesi için şunu söylemiştir;
(Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): "Cennete gir!" denildi. O da, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!" dedi. (Yasin Suresi, 26-27)
O peygamberin, elçilerin ve o mü'min adamın o halka karşı merhametini ve yumuşak davranışını anlatıp öven Allah Teala, elbetteki onlardan çok daha merhametlidir. Üstelik sonu kafir olarak biten bu kavme gösterilen merhameti ve yumuşak davranışı, müslüman kardeşlerimize göstermek; Allah tarafından daha çok övülmüş olmaz mı? Bizler de müslüman kardeşlerimizden bu davranışı esirgemeyelim ve ne olursa olsun arada iletişim köprüsü kurmaya çalışmaktan vazgeçmeyelim inşallah. Amin.