BÖLÜM 3: Hz. İsmail (a.s.) ve Beytullah

Asım Sabit.... 29 Ekim 2018 Pazartesi.... 0

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَإِذْ يَرْفَعُ إِبْرَاهِيمُ الْقَوَاعِدَ مِنَ الْبَيْتِ وَإِسْمَاعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Hani İbrahim, İsmail ile birlikte evin (Beytullah'ın) temellerini yükseltiyor, “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” diyorlardı. (Bakara Suresi, 127)
Beytullah'ın ikinci tarihi Hz. İbrahim (a.s.) ve oğlu Hz. İsmail (a.s.) ile başlamaktadır. Çünkü Nuh Tufanı ile Beytullah gizlendikten sonra tekrardan onlar ile ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca bu iki peygamberin Rasulullah'ın (a.s.m.) ataları olması, onları da tanımayı gerektirmektedir. Üstelik Hz. İbrahim'in (a.s.) diğer oğlu Hz. İshak (a.s.) soyundan birçok peygamber gönderilmesine rağmen, Hz. İsmail (a.s.) soyundan sadece Rasulullah'ın (a.s.m.) gönderilmesi de bir çok hikmetler içermektedir.


Hz. Hacer ve Hz. İsmail (a.s.)
Ateşe atılmak belki Hz. İbrahim'in (a.s.) diğerlerine göre kolay bir imtihanıdır. Hatta eşinden "kardeş" olarak bahsettiği olayda bile, insanın Allah'a (c.c.) isyan etmesi işten bile değildir. Bunların da ötesinde; şimdi de çok sevdiği, daha kundaktaki biricik oğlunu ve oğlunun annesini, uzak ve ıssız bir beldeye götürüp bırakmak zorundadır.
Hz. İbrahim (a.s.), Hz. Hacer ve Hz. İsmail'i (a.s.) Bekke vadisine kadar getirdi. Yol boyunca pek fazla konuşmuyordu ve durgundu. O zaman Bekke vadisinde, Beytullah'ın duvarları kaybolmuş ve temellerinin çoğu kumlar altında kalmıştı. Etrafta bir ağaç ve birkaç çalıdan başka bir bitki örtüsü de bulunmuyordu. Üstelik bu belde ticaret kervanlarının geçtiği bir yol üzerinde de değildi. Etrafta su bulunmadığı için kervanlar buraya uğramaz, yakın bir bölgeden geçip giderlerdi.
Hz. İbrahim (a.s.), Hz. Hacer ve Hz. İsmail'i (a.s.) Devha denen bir ağacın yanında, deveden indirdi. Yanlarına biraz hurma ve su bıraktı. Hz Hacer validemiz, Hz. İbrahim'in (a.s.) halinden kendilerini orada bırakıp gideceğini anladı. Birkaç sefer "Ey İbrahim bizi burada, hiçbir insanın, hiçbir yoldaşın bulunmadığı bir yerde bırakacak mısın?" diye seslendi fakat cevap alamadı. Hz. Hacer sonunda "Böyle yapmanı sana Allah mı emretti?" dedi ve Hz. İbrahim (a.s.) bunun üzerine "Evet!" buyurdu. Hz. Hacer validemiz de "Öyleyse Rabbimiz bizi korur, bizi burada perişan etmez!" dedi ve Hz. İbrahim'in (a.s.) gitmesine izin verdi. Hz. İbrahim (a.s.), görünmeyeceği bir tepenin arkasına vardığında biraz ağladı ve haklarında Allah'a (c.c.) dua etti.
Ey Rabbimiz! Ailemden bir kısmını, senin hürmetli Beyt`inin yanında, ekinsiz bir vadide yerleştirdim -namazlarını Beyt`inin huzurunda dosdoğru kılsınlar diye-. Ey Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir ve onları meyvelerle rızıklandır, umulur ki şükrederler. (İbrahim Suresi, 37)
Bir müddet sonra yanlarında bulunan hurma ve su tükendi, Hz. Hacer validemiz sütten de kesildi. Oğlu da açlıktan ve susuzluktan ağlamaya başladı. Hz. Hacer evladının haline dayanamayarak bir hal çaresine bakmak istedi. Etrafı gözlemlemek için önce en yakın olan Safa tepesine çıktı, fakat etrafta birşey göremedi. Sonra Merve tepesine doğru yöneldi. Tepeden inerken yavaş indi, fakat Safa ile Merve arasındaki dere yatağını geçerken -oğlunu göremediği için- koşarak geçti. Yavaş yavaş Merve tepesine çıktı ve etrafta yine bir şey göremedi. Aynı bul hal üzere 7 defa Safa ve Merve arasında gidip geldi. Sürekli Allah'a (c.c.) dua ediyor ama etrafta ihtiyaçlarını karşılayacak bir şey ve kimseyi göremiyordu.
Hz. Hacer validemiz, son olarak yine dualar ile Merve tepesine çıkarken bir ses işitti. Kendi kendine "Sus" dedi ve sese kulağını verdi. O sesi yine işitince "(Ey ses sahibi!) Sen sesini işittirdin, bir yardımın varsa (gecikme)!" dedi. Etrafına bakındığında oğlunun yanında bir melek (Hz. Cebrail) gördü ve hemen yanlarına vardı. Hz. Cebrail kanadı ile yeri hafif eşeleyince su akmaya (Zemzem Suyu) başladı. Hz. Hacer validemiz çok sevindi, hem su içiyor, hem etrafında küçük bir havuz yapmaya çalışıyor, hem de su kabını doldurmaya çalışıyordu. Hz. Cebrail "Zayi ve helak oluruz diye korkmayın! Zira Allah Teala`nın burada bir Beyt`i olacak ve bunu da şu çocuk ve babası bina edecek. Allah Teala o işin sahiplerini zayi etmez!" dedi ve kayboldu. Hz. Hacer validemiz sudan içince sütü gelmeye başladı ve yavrusunu da besleyebildi.
Hz. Hacer validemiz yavrusu Hz. İsmail (a.s.) ile bu şekilde yaşayıp giderken, Cürhüm'den gelip ticaret için Şam'a giden bir kabile, yakın bir bölgeden geçerken durakladı ve su aramaya koyuldular. Bekke tarafına baktıklarında kuşların havada dolandıklarını gördüler. Bu durum o tarafta su olduğunu göstermekteydi. Halbuki o tarafta su olmadığını biliyorlardı ve bu nedenle oradan da geçmezlerdi. Cürhümlüler oraya vardıklarında zemzem suyunu gördüler ve yanında Hz. Hacer'i ve yavrusunu buldular. Onların bu halinden etkilendiler ve hürmet gösterdiler. Oranın henüz bir yerleşim yeri olmaması, Cürhüm'e göre Şam'a daha yakın olması ve kervanların geçtiği yol güzergahında bulunması nedeni ile oraya yerleşmek için Hz. Hacer validemizden izin istediler. Hz. Hacer validemiz izin verdi, "Evet! Ama suda hakkınız olmadığını bilin!" dedi. Onlar da kabul ettiler.
Hz. Hacer validemizin böyle söylemesinin nedeni, "Bu bölgeyi önce biz bulduk, sadece bizim kabilemiz yerleşebilir!" dememeleri içindir. Nitekim önce onların Cürhümlü akrabaları ile birlikte farklı kabilelerden bazı insanlar da oraya yerleşmeye ve o bölge gelişmeye başlamıştır. Hz. İbrahim (a.s.) onları bıraktıktan sonraki ilk gelişinde bu hali görünce çok sevinmiş ve Allah'a (c.c.) şükretmiştir.
Hz. İbrahim (a.s.) ara ara onları ziyaret ediyor ve geri dönüyordu. Hz. İsmail'in (a.s.) biraz büyüdüğü ve annesine yardım edecek yaşa geldiği sırada Hz. İbrahim yine onları ziyaret etti. Ama bu sefer hali başkaydı. Fazla konuşmadan Hz. İsmail'e (a.s.) kendisini kesmesi için bir emir ve işaret aldığını ve kendisinin ne düşündüğünü sordu.
Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek (iş tutacak) yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, muhakkak ben rüyamda seni kesiyor görüyorum. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. (Saffât Suresi, 102)
O sırada şeytan önce Hz. Hacer validemizi kandırmaya çalıştı. Ama Hz. Hacer validemiz bu tür birçok olay ve Allah'ın (c.c.) pek güzel rahmetini gördüğü için, Allah'a (c.c.) tevekkül etti ve içlerine fitne sokmak isteyen şeytanı taşladı. Sonra şeytan kesilmek için yürüyen Hz. İsmail'e (a.s.) göründü ve kandırmaya çalıştı. Aynı tevekkül ile o da şeytanı taşladı. Sonra gidecekleri yere vardıklarında Hz. İbrahim (a.s.) yine üzüntüyle de olsa işine koyuldu. Oğlunu kesmeye çalıştıysa da, ateşin onu yakmadığı gibi, bıçak da oğlunu kesmedi.
İkisi de Allah’ın emrine uydular. İbrahim, kurban etmek üzere oğlunu yere yatırdı. O sırada biz nida ettik: “Ey İbrahim! Sen rüyanda emr olunana uydun. İyilik yapan ve iyi kullukta bulunanları işte Biz böyle mükafatlandırırız." Muhakkak ki bu,ap açık bir imtihandı. Ona oğlu yerine büyük bir kurbanlık koç gönderdik. (Saffât Suresi, 103-107)

Beytullah'ın Yeniden İnşaası
Evladını kurban etme imtihanını güzel bir şekilde geçtikten sonra Hz İbrahim (a.s.) yine ayrıldı. Onun için artık uzun ve ağır imtihanlar dönemi bitmiş müjdelenme zamanı gelmişti. Önce Hz. Sare validemizin yanına vardığında, onlardan doğacak Hz. İshak (a.s.) ile müjdelendiler. Bu sırada zaten hanımının çocuğu olmuyorken, ikisi de yüz yaşını aşmıştı. Diğer bir güzel haber olarak da, bir sonraki Hicaz ziyaretinde ise Beytullah’ı yeniden inşaa etmeleri ile müjdelendiler. Bu seferki gelişinde Hz. İsmail (a.s.) biraz daha büyümüştü ve evlenecek yaşa gelmişti. Önce Allah’ın (c.c.) işareti ile Beytullah’ın temellerini ortaya çıkardılar ve o temeller üzerinden inşaa etmeye başladılar.
Beytullah’ı inşaa ederken Hz. İsmail (a.s.) taş getiriyor, Hz. İbrahim (a.s.) de duvarı yükseltiyordu. Boy hizasına gelince Hz. İbrahim (a.s.) ayakları altına bir kaya aldı. Allah’ın (c.c.) rahmeti ile, duvar yükseldikçe yükseliyor ama o kayaya çıktığı zaman yinede en yukarıya yetişebiliyordu. Bu kaya üzerinde Hz. İbrahim’in (a.s.) ayak izi de çıkmış olup Kabe’nin yanındaki Makam-ı İbrahim içerisinde muhafaza edilmektedir.
Beytullah tamamlandığı zaman Hz. İbrahim (a.s.), hac için tavaf yapılırken başlama noktasını belirlemek üzere bir taş koymak istedi. Bunun için yine Hz. İsmail’e (a.s.) uygun bir taş aramasını söyledi. Fakat o civarda volkanik siyah kayalardan başka bir kayalar da görünmüyordu. Yine de aramaya başladı fakat tam da uygun gördüğü bir taş bulamadı. Beytullah’ın yanına döndüğünde, Hz. İbrahim'in yanında o zamana kadar hiç görmediği, cennetten çıkma beyaz bir taş (Hacerül Esved) gördü. O taşı Cebrail (a.s.) getirmişti. Tavafa başlama noktası olması için o taşı uygun bir şekilde yerleştirdiler.
Bu inşaattan sonra Hz. İbrahim (a.s.) geri döndü ve Beytullah’ın haberi yayılmaya, Hz. İsmail daha da saygınlık görmeye başladı. Cürhüm kabilesinin ileri gelenlerinden birisi de, kızını Hz. İsmail (a.s.) ile evlendirdi. Rivayetlere göre bir gün Hz. İbrahim (a.s.) ziyarete gelir ama Hz. İsmail evde yoktur. Hz. İbrahim (a.s.) onun hanımına durumlarını sorar. Hanımı da zor geçindiklerinden şikayet eder. Bunun üzerine Hz. İbrahim (a.s.) “Kocana söyle kapının eşiğini değiştirsin” der. Hz. İsmail (a.s.) bunu duyunca, meseleyi anlar ve o hanımını boşayıp, başka kabileden biri ile evlenir. Bir gün Hz. İbrahim (a.s.) yine ziyaret eder ama Hz. İsmail (a.s.) yine evde yoktur. Hz. İbrahim (a.s.) onun hanımına durumlarını sorar. Hanımı da iyi olduklarını ve şükrettiklerini söyler. Bunun üzerine Hz. İbrahim (a.s.) “Kocana söyle kapının eşiğini korusun” der. Hz. İsmail (a.s.) bunu duyunca o hanımı ile geçinmeye devam eder.
Hz. İbrahim'in (a.s.) vefatından sonra Hz. İsmail'e (a.s.) de peygamberlik verildi. Beytullah'ın etrafının ve Hicaz bölgesinin irşadı ile de vazifeli idi. Fakat anlaşılıyor ki, Hz. İsmail’in (a.s.) ilk hanımını boşaması Cürhümlülerin ağırına gider ve şeytan onları fitnelendirir. Daha o zamanlardan dini bozmaya çalışırlar. Hatta Hz. İsmail (a.s.) vefat ettikten sonra oranın hakimiyetini tamamen ellerine alırlar. Beytullah üzerinde başka amaçlar edinip onun üzerinden farklı bir din oluşturmak isterler. Bundan dolayı Allah Teala onlara çeşitli musibetler gönderir. Hatta bir istila sırasında oradan çıkmak zorunda kalırlar ve tarih sahnesinden kaybolup giderler. Ama ne var ki, yanlış inançlar ve özellikle putperestlik, Mekke'de bir tohum atmış olur.

.
  • Index: 0, Number: 1
  • Index: 1, Number: 2
Günün Ayeti
Mü'minler ancak kardeştirler. O halde iki kardeşinizin arasını düzeltin. Allah'tan korkun ki merhamete lâyık görülesiniz.
Hucurat - 10
Günün Hadisi
Size nafile namaz ve sadakadan daha güzel ameli bildireyim mi? İki kişinin arasını düzeltmektir.
Tirmizi - T5020