Kandil Geceleri - Mirac Gecesi

Asım Sabit.... 23 Şubat 2015 Pazartesi.... 0

Kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye, kulunu bir gece Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir. (İsra Suresi, 1)

Mirac Gecesi'nde indirilen ayetler ile müslümanlar arası kardeşliğine dair önemli bir kısmını, Amener-Resulü'ye ait yazılarda bahsetmiştim. Burada da miracdaki diğer olaylara dair tefekkürlerimden bahsederek miracı tanımaya ve tanıttırmaya çalışacağım. Bu sayede de yazının sonunda, aramızda kavga ettiğimiz bazı meselelerdeki tavrımıza vurgu yapacağım.


Öncelikle, Efendimiz'in (a.s.m.) Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya giderken yeryüzünde gezdirilmesi, oradan da miraca çıkarken gökyüzü ve ahiret mekanlarında gezdirilmesi; onun ilminin ve ferasetinin genişlemesi, o ilimlerden kalbinin mutmain olması, manevi mertebe ve makamının yükseltilmesi ve Allah'ın ona lutfettiği bu yüksekliğin seviyesinin zahir olarak da görünmesi gibi bir çok hikmetler içermektedir. Yani biraz açacak olursam; birine bir şeyler anlatılsa bilir, bir de detayları yazılmış bir kitaptan da okursa daha çok bilir, bir de onlara birebir şahit olup gözleri ile görse daha daha çok ve daha doğru bilir. Hem ateşe atılmakla ve evladını kurban etmekle teslimiyette zirve olan İbrahim (a.s.) dahi Allah Teala'ya ölüyü diriltmesini sorup Allah'ın (c.c.) “inanmıyor musun?” sorusuna “inanıyorum ama kalbim mutmain olsun istiyorum” cevabı vermiştir. O an için sadece Allah'ın (c.c.) yeniden diriltmesine şahit olmuştur. Ama Rasulullah (a.s.m.) daha sormadan Allah Teala (c.c.), ona Kuran'daki tüm anlatılanlara şahit olmasını ve mutmain olmasını lutfetmiştir. Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Allah (c.c.) nazarındaki önemi, sevgiyi ve ayrıcalığı düşündüğümüzde bu olay muhal değildir.
Sonra üzerinde en çok tartışma bulunan bir mesele de miracda namazın elli vakitten beş vakite indirilmesidir. Bir kısım ulema bunu reddedebiliyor. Ama görüyoruz ki, Allah Teala (c.c.) asıl yapmak istediği bir durumu kuru şekilde hemen yapmak yerine, bir takım olaylar silsilesi ile yaparak ilim ve hikmet öğretmek istiyor. Mesela; Allah Teala (c.c.) Hz. Adem'i (a.s.) dünyada yaratıp hemen “Beni tanıyın, bana ibadet edin, ama dikkat edin sizi çokca imtihan edeceğim” diyebilirdi. Belli ki daha ezeldeki maksadı bu idi. Ama onu ahiret yurdunda yarattı, ona birtakım ilim öğretti, melekleri ona secde ettirdi, cennete yerleştirdi, şeytanın onların ayaklarını kaydırmasına müsaade etti, cennetten çıkartıp dünyaya indirdi, en sonunda maksadını emretti. Böylece önceki tüm bu olaylar, bir çok ilme ve hikmete yol oldu. İşte Allah Teala (c.c.), daha ilk başta namazı beş vakit dilediği halde, bir takım olaylar ile elli vakitten beş vakite düşürdü. Böylece namaza dair zahiri ve batıni bir çok ilime ve hikmete yol açılmış oldu.
Bu düşürmenin örneğini aslında her daim görebiliyoruz. Yani Allah Teala (c.c.), yine kendisinin emrettiği bir amelin O'nun (c.c.) rızası için yapılması şartıyla, dört rekatlık bir namazın iki rekat kılınmasına cevaz veriyor. Mesela; Cuma namazı aslında cuma günün öğle namazı olduğu halde, Allah'ın (c.c.) emri ve izni ile, cemaatle ile kılınması ve hutbenin dinlenmesi şartıyla, dört rekatlık öğle namazı iki rekat kılınmaktadır. Allah (c.c.) o namazı dört rekat kabul etmektedir. Ama şartlar yoksa dört rekat kılınmalıdır. Allah (c.c.) rızası için yapılan bir sefer ve yolculuk şartlarında da aynı durumu görmekteyiz. İşte Rasulullah'ın (a.s.m.) Musa (a.s.) ile görüşüp Allah'a (c.c.) dua etmesi ve namaz vakitlerinin kademe kademe beş vakite düşürülmesi, her seferinde Allah'ın (c.c.) fazladan bir ameli şart koyması ile mümkündür. Böylece beş vakit kılınacak olan namazın nasıl kılınacağı öğretiliyor ve o namaza daha fazla önem, hikmet ve batıni hal katılıyor olabilir. Mesela; kıssada Musa (a.s.) geçmesi gösteriyor ki emredilen elli vakit namaz sadece kıyamda dua ederek kılınan bir namaz olabilir. Rasulullah (a.s.m.) vakitlerin sayısının düşmesi için dua ettikçe Allah Teala (c.c.) “Tamam yirmibeş vakit kılın ama siz rükuya da gideceksiniz”, “Tamam on vakit kılın ama siz secdeye de gideceksiniz”... vesaire gibi namazın şimdiki rukünlerini emrederek beş vakite düşürmüştür. O halde bu olay da muhal değildir.
Bu noktada bir şeyden bahsetmek istiyorum. Biz Ehl-i Sünnet ve-l Cemaat müslümanları için önemli olan Kuran'ın ayetleriyle, Peygamber Efendimiz'in (a.s.m.) yaşantısıyla, Sahabe (r.a.) efendilerimizin aktarımlarıyla gelen ve herkesin de kabul ettiği şeriatın hükümleridir. Bu hükümleri iptal etmeyen, değiştirmeyen, hatta destekleyen, içine mana katan; hadislerle, rivayetlerle ve büyük zaatların (k.s.) keşifleri ile haber edilen bir takım olaylar ve hikmetler bizim için gayb'dır. Müminde bulunması gereken “gaybe iman” şartına hürmeten bu haberlere iman ederiz. Aksi halde Nasreddin Hoca'nın “Kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne mi inanmıyorsun?” demesi gibi bir durum çıkar. Mesela; Peygamber Efendimiz'in (a.s.m.) isra yaptığına, miraca çıktığına, bu yolculuk ile her anlatılanı gördüğüne, Allah Teala (c.c.) ile görüştüğüne, gelirken iki ayet ve namazı beş vakit olarak getirdiğine inanıyoruz da belki bir hikmet için o beş vaktin elli vakitten düşürüldüğüne mi inanmayalım. İşte, bizim kabul ettiğimiz ama itikaden, mezheben, fikren bizim gibi düşünmedikleri için diğer kardeşlerimizden itirazlara neden olan tüm meseleler de böyledir. Yani bu meselelerden önceki saydıklarımızın delili olduğu için zaten hemen hemen herkes onlara inanıyor, bizler o meseleye de inanıyorsak ne zararımız vardır.
Bu nedenle bu kardeşlerimiz, sanki büyük suç işliyormuşuz gibi bizleri incitmeseler, eleştirmek için değil doğruyu görüp göstermek için kendi fikirlerini anlatsalar, bir de doğru yol için hakkımızda dua etseler olmaz mı? Bizler de, bazı kabullerimize inanmıyorlar diye onları incitmesek, reddiye için değil doğruyu görüp göstermek için kendi fikirlerimizi anlatsak, bir de doğru yol için haklarında dua etsek olmaz mı?

.
  • Index: 0, Number: 1
  • Index: 1, Number: 2
Günün Ayeti
Mü'minler ancak kardeştirler. O halde iki kardeşinizin arasını düzeltin. Allah'tan korkun ki merhamete lâyık görülesiniz.
Hucurat - 10
Günün Hadisi
Size nafile namaz ve sadakadan daha güzel ameli bildireyim mi? İki kişinin arasını düzeltmektir.
Tirmizi - T5020