Yasin Suresi 3 - (Murselun'lar)

Asım Sabit.... 1 Ekim 2013 Salı.... 0

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
اِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ
Sen Peygamber olarak gönderilenlerdensin. (Yasin Suresi, 3)
“Fatiha’daki Duamız” yazısında belirttiğim gibi, tüm mahlukatlar ve özellikle insanlar önceden ilim sahibi olmadığı için her şeyi öğreten en başta Allah’tır. Çünkü ilmin asıl sahibi ve kaynağı Allah’tır. Dolayısıyla Allah (cc) kendinde olan ilmin dilediği kadarını, dilediği kullarına, dilediği yolla ulaştırıyor. Bunun için de Allah, daha önce bilinmeyen dilediği bir ilminin yayılmasında, seçtiği bir takım kullarını vesile kılmış. “Vesile” diyorum çünkü her ne kadar o ilimler, o seçilen zatlar üzerinden dünyaya inmişse de, ilmi yayan yine Allah’tır.

Mesela “Allah Ademe bütün isimleri öğretti” ayetinin bir izahı; insanlar için lazım olacak maddi, manevi, dünyevi ve uhrevi temel gereksinimlerdir. Bu gereksinimler ki, bir ömür insanlara lazım olacaktır. Hatta insanlara lazım olan en temel gereksinimlerden olan “tevbe” bile, Hz Adem (as)’a yaratıldıktan sonra uygulamalı ve tecrübeli olarak öğretildiği, sonraki ayetlerde görülüyor. Yani bizler tövbe etmeyi Adem (as) vesilesiyle biliyoruz. İşte Hz Adem (as) vesilesiyle insanlara lazım olacak ilim verildikten sonra cennetten çıkarılma olayı ile, insanlar yeryüzüne yayılmıştır. Ayrıca Allah; ilminin ve hikmetinin genişliğini, sahip olduğu ilmin hepsini kullarına bildirmediğini, (şu zamanda bile) kendinden başka hiç kimsenin bilmediği daha sayısız nice şeyler olduğunu göstermek için, zamanla insanlara yeni yeni ilimler göndermiş. Dikkatle incelenirse, bu ilimleri hep peygamberler vesilesi ile göndermiş olduğunu görebiliriz. Sadece uhrevi olan inanç, itikat, ibadet, ahlak vs. gibi meseleler değil dünyevi olan bilimsel, sosyolojik ve teknik ilimler de hep peygamberlerin vesilesiyledir. Mesela; gemi yapma hususundaki bir çok yeni teknik Nuh (as), demiri kullanımdaki bir çok teknik Davut (as), başka hayvanları evcilleştirip kullanmadaki bir çok yöntem Süleyman (as), hastalıkların tedavisinde bir çok yöntem İsa (as) vesilesi ile insanlara gönderilmiştir. Çünkü bu tür bilimler ancak bu peygamberlerden sonra gelişmiştir. Daha fazla örnekler de sayılabilir. İşte Rabbimiz, daha önce insanların bilmediği dünyevi ya da uhrevi bir ilmi-emri öğretip insanlar arasında yayılmasına vesile kıldığı böyle zatları “murselun” olarak tabir ediyor. Bunlardan bazılarını da gönderdiği bir kitap ile destekliyor.
İşte Peygamber Efendimiz’e (sav) hitaben “Sen de Murselun’lardansın” denmesi, herkesin ifadesi olan “Kuran’ın çok geniş ilimleri ve bilimleri içerisinde saklayan, hatta yaş kuru ne varsa içerisinde bulunan” bir kitap olduğunu tamamen tasdik ediyor. Çünkü önceki “rasul”lerden sonra meydana gelen uhrevi ve dünyevi-bilimsel gelişmeler ile Efendimiz’den (sav) sonra şu zamana kadarki gelişmeleri kıyasladığımızda, bunun ne kadar doğru olduğu görülebiliyor. Hatta bu durum "hikmet dolu Kur'an" tabirini de çok güzel gösteriyor. Elektrikten ulaşım araçlarına, gezegenlerin hareketinden evrenin genişlemesine, yeryüzü olaylarından yeraltı olaylarına, önceki insanlardan ahiretteki insanların durumuna gibi daha sayısız nice şeylerdeki küçük küçük işaretler; bunca zaman bilim adamlarının ortaya çıkardığı dağlar kadar bilgiyi (Bediüzzaman'ın koca ağacın tüm bilgisinin küçücük çekirdeğinde olduğunu belirmesi gibi) içerisinde barındırıyor. Demek oluyor ki; şimdiki zamanımızda görülen ilmi ve bilimsel gelişmelere dair olan tüm ilimler ve daha fazlası Kur’an yoluyla ve Efendimiz (sav) vesilesiyle insanlara serbest bırakılmıştır. “Serbest bırakılmıştır” diyorum; nasıl ki Devlet, bütçesinde olan nakit parayı halka dağıtmak için Merkez Bankası üzerinden(vesilesiyle) serbest bırakıyor ve halk da her biri kendi çalışma şekline göre kendi nasibi olan parayı zaman içerisinde alıyorsa, Allah da dilediği ilmi, dilediği zaman "murselun"lar üzerinden serbest bırakıyor. Yani Rabbimiz Kur’an ile sayısız ilmi serbest bırakmış olduğundan, şu zamanda bile her bir evliya, hoca, bilim adamı, filozof vs. kendi merakına ve araştırmasına göre ya imani ya itikadi ya bilimsel ya da tarihsel (hatta milattan önceki bilmem kaç bin yıl önceki) meselelerdeki o yeni bilgileri bulup ortaya çıkartabiliyor. Yoksa hiç kimse bu ilimleri elde edemezdi.
Ayrıca tüm evliyanın, mücedditlerin ittifakına ve Hz Ali’nin (ra) Ercüze Kasidesi’nde belirmesine göre, Efendimiz (sav) de Kur'an ile gönderilen tüm bu dünyevi ve uhrevi ilimlere (miraç yoluyla birebir şahit olarak da) muttali olmuş, hepsini kendi içerisinde saklamış ama Allah’ın söylemesini emrettiği şeylerden başkasını insanlara söylememiştir. Şimdiye kadar olmuş ve bundan sonra olacak olaylardan yani geçmişe-geleceğe dair meselelerden, uhrevi ve gaybi meselelerden "hadis"te açık ya da temsiller yoluyla haber vermesi, bu yazdığımı tasdik eder. Dolayısıyla Efendimiz (sav) hakkında söyleyebileceğimiz söz, yine Ercüze Kasidesi’nde Hz Ali’nin (ra) “Bu sıfatlara sahip olan kimse, Dünyada herhangi bir şeyle nasıl mukayese edilebilir” sözüdür. O halde bu yazdıklarımla, cehennemden teselli arayan birinin Efendimiz’in (sav) şefaatini inkâr edememesi gibi, Efendimiz’in sevgisini arayan birinin kardeşlik konusunda o’nu (sav) üzmesi de haddine değildir. Gelin ey Müslümanlar, kardeş olalım ve Efendimiz’i (sav) daha fazla üzmeyelim. Yaşadığı zamanda geleceği görüpte o'nu (sav) "ümmetim, ümmetim" diye ağlatan ümmetinin ayrıldığı ve tarihi olaylar gelip geçmiştir, ümmetinin yeniden birleşeceğini sevinçle müjdelediği olaylarsa yakındır. Birleşelim ve o olaylara hazırlık yapalım, İnşallah. Bunun için de "Mehdi A.S.'ın Görevleri" yazımı okuyabilirsiniz.

.
  • Index: 0, Number: 1
  • Index: 1, Number: 2
Günün Ayeti
Mü'minler ancak kardeştirler. O halde iki kardeşinizin arasını düzeltin. Allah'tan korkun ki merhamete lâyık görülesiniz.
Hucurat - 10
Günün Hadisi
Size nafile namaz ve sadakadan daha güzel ameli bildireyim mi? İki kişinin arasını düzeltmektir.
Tirmizi - T5020