Fatiha'daki Duamız

Asım Sabit.... 30 Aralık 2012 Pazar.... 0 Sesli Oku / Durdur

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fatiha, 5)
Bu zamana kadar gelmiş tüm evliya ve müceddidlerin ittifakına göre, Fatiha Suresi Allah’ın (c.c.) öğrettiği, makbul olan ve pek azim bir duadır. Bu duanın ve diğer duaların Kur’ân'da bulunmasının hikmetinin temsili; Bir anne çocuğuna “acıktım, susadım” demesini öğretip, o kelimeleri kullanarak yemek ve su istemesini sağlaması ve annenin çocuğuna ihtiyacını gidermesi gibidir. Çünkü diğer tüm mahlûkatların aksine olarak, insanoğlu zaman içinde ve türlü tecrübelerle ve birilerinin öğrenmeye yardım etmesi ile öğrenir.

Hakikatte ise her şeyi öğreten en başta Allah’tır (c.c.). Alak Suresi'nde kalemle yazmayı dahi Allah’ın öğrettiğini belirtmesi gibi[1], Bakara Suresi'nde belirtilen Hz. Adem (a.s.) cennetten çıkarılıp yeryüzüne indirilirken Allah'tan (c.c.) bir takım kelimeler alıp(öğrenip) onlar ile Allah’a tövbe (yani dua) etmesi ve Allah’ın (c.c.) da o tövbeyi kabul etmesi[2], bu hakikati ispat eder. İşte Fatiha Suresi de bu şekilde Allah’ın (c.c.) bizlere öğrettiği ve çok okumamızı istediği bir duadır.
Bu dua öyle hikmetlidir ki, insan anlamını bilerek ve içindeki istekleri kalben dahi isteyerek -namazda olsun, namaz dışında olsun- hemen her tür ihtiyacı için okuyabilir. Bu ihtiyaçlardan biri olarak; ahirzaman olarak adlandırılan şu zamanda, Fatiha ile dua etmek büyük önem arz etmektedir. “Şu zamanda en büyük ihtiyacımız nedir? Fatiha’da buna dair ne istenmektedir?” diye sorduğumuzda şunları söyleyebiliriz:
Oldukça artan dünya nüfusuna paralel olarak farklı bilimsel ve dini fikirlerin sayısının arttığı; hadiste belirtildiği gibi sadece başka dinden, putperest ya da dinsiz medeniyetlerin değil Müslümanların dahi 70 fırkaya ayrıldığı; teknolojik buluşlar sayesinde ise dünyanın en uzak köşesi ile dahi iletişimin kolaylaştığı; böylece yüzde doksan dokuzu bid’a ve yanlış olmasına karşın hepsi kendini tek doğru gören ve çoğu insanların aklını kolay kandırabilen bu kadar farklı fikirlerin karşılıklı konuşmaların sıklaşması yanında televizyon, internet, gazete, radyo, sinema, tiyatro, müzik, kitap vb. yollarla sürekli çatıştığı şu zamanda; aklını başına alabilen her insan “doğru olan acaba hangisidir?” diye soracak, doğru olanı arayacak, bu iletişim araçlarından kopamadığı için aklı bulandıkça bulanacak, şeytanlaşmış cin ve insanların vesveseleri ile ümidi kırıldıkça kırılacaktır. İşte bundan sonra insanın aklı hala başında ise ve Allah’a da imanı var ise tek yardımcısının Allah Teâlâ (c.c.) olduğunu görecektir. Bunu gören insan elbette ki Fatiha’ya benzer bir dua etmek isteyecektir. İşte Allah (c.c.), biz insanlara bu karışıklıktan kurtulmak için nasıl dua etmemiz gerektiğini göstermektedir.
Çünkü Fatiha’da mana itibari ile şu şekilde de bir dua bulunmaktadır:
Allah’ım, senin ismin ile başlıyorum, sana niyaz ve dua ediyorum. Öyle bir zamanda ve öyle bir karışıklık içinde bulunuyorum ki Müslümanlar arasında bile insanlar ihtilaftalar, kendilerini hep haklı görmekteler ve fikirleri itibari ile oldukça büyüklenmekteler. Hâlbuki asıl büyüklük sende ve hamd de sanadır. Çünkü tüm âlemleri yaratan ve düzene koyan sensin, Rahman ve Rahim olan sensin; nasıl ki herkesin kendi mutfağından farklı bir kurabiye getirip yarıştırdığı bir şehir toplantısında o gün “kurabiye günü” ilan edilirse, milyarlarca insanın binlerce ve her biri faklı bir din sayılabilecek farklı fikir ve itikatla geldiği mahşer toplantısı olan “din günü”nün Malik'i ve hangilerinin makbul olduğunun kararcısı sensin. Demek tam doğruyu yalnız sen bilirsin ve yalnız sen ona yönlendirebilirsin. O halde ben ve benimle aynı durumda olanlar yalnız sana tabi oluyoruz ve yalnız senden yardım istiyoruz. Katında en makbul yolda giden; o yolda sayısız sevap, lütuf ve ikram verdiğin; rızana kavuşmuş kimselerin yoluna ilet bizi. Ve bizleri öyle bir yoldan koru ki, o yolda olan herkes sapmış ve sapıtmıştır ve onların bir kısmı ahiretinin yanında bu dünyada da gazaba uğramıştır veya uğrayacaktır.
Basit bir ihtiyacımız için, kendi verdiği basit fıtri bir duayı kabul edip bize gönderen Rabbimiz (c.c.) (vücudun su ve havaya ihtiyacı ve fıtri duası karşısında bunları yaratması gibi); en azim ihtiyacımız karşısında kendi verip kullanmamızı istediği en azim duayı da kabul edip, daha Kur’ân'ın en başında o yolu bize gösteriyor. O yola dikkat ederseniz; başta namaz, zekât, gayba ve ahirete iman, peygamberlere ve kitaplara imanı nazara vermekten kasıtla imanın ve İslâm’ın temellerini göstermektedir. İşte bu nedenle, “İmanın ve İslâm’ın şartları” olarak tabir edilen asıl esaslar dururken, bir kısım fazladan ve ayrı tatbikatları nazara alıp, başka bir cemaat ve tarikattaki kardeşine kötü zan beslemek ve onları yanlış yolda düşünmek her gün okuduğu Fatiha Suresi'ne muhalefet etmek ve bu şartları yerine getiren kendisiyle çelişkiye düşmek olur.
⚛⚛⚛
Son olarak; düşünmeliyiz ki, imanın ve İslâm’ın temellerine riayet eden her insan başka cemaat, mezhep, milletten de olsa kardeşimizdir ve doğru yoldadırlar. Ancak bunlardan bir kısmına riayet etmeyen veya tümden reddedenler için nasıl düşünmeliyiz, elbette ki başka bir yazının konusu olacaktır.
  1. ≪O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.≫ (Alak Suresi, 4-5)
  2. ≪Derken Âdem, Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla Rabb’ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.≫ (Bakara Suresi, 37)

Site İçinde Ara
Günün Ayeti
Mü'minler ancak kardeştirler. O halde iki kardeşinizin arasını düzeltin. Allah'tan korkun ki merhamete lâyık görülesiniz.
Hucurat - 10
Günün Hadisi
Size nafile namaz ve sadakadan daha güzel ameli bildireyim mi? İki kişinin arasını düzeltmektir.
Tirmizi - T5020